27 Mayıs 2018 Pazar

What is the strategy of pillar messages?


To keep your marketing strategy as effective as possible, you need to evolve it to complement industry developments. You can’t simply pack long-tailed keywords into your blog posts and landing page copy to have them perform better in Google’s SERPs.
As search engines try to adapt their algorithms to better understand the browsing behaviors of internet users, it becomes more complicated to ensure your strategy is achieving the necessary standards.
Pillar posts are an important element of your SEO strategy. But what are they? Why should you care and how do they fit into your marketing efforts?
Pillar posts or pillar content are essentially blog posts that cover one key topic and help to solidify your authority, and therefore also the reliability of the blogs you produce. Pillar posts focus on solving a legitimate problem that your consumers have. It needs to be well-thought-out and researched content that boosts engagement and will be repeatedly used by visitors.
These pillar posts are the foundation for topic clusters for the rest of your blog content and should cover all the aspects of a topic on a single page. Your cluster articles will then address these separate topics in more detail that will link back to the original pillar post.
For example, you might write a pillar page on marketing for businesses, which you would then link to cluster blogs on email marketing, design trends, consumer engagement, etc. In short, your pillar page should answer questions about a specific topic but leave visitors wanting more, leading them to the cluster pages.

Creating a pillar page

The best way to start your pillar pages is to look at the topics where your brand wants to rank highly. Next, you’ll want to identify any challenges or obstacles that consumers may face when approaching that topic. You can then identify pillar pages to address these areas and then create more specific blog titles to go into further detail and guide your website traffic through your site.
Pillar pages should answer any question or query a searcher might have about a topic – which will make them want to click on your pillar page when they enter a Google search term that your page ranks for. Then, they’ll click into your pillar page to get the answers to their questions, which will link out to more specific pieces of cluster content hyperlinked on the pillar page.
REFERENCES:  IFP (Insights For Professionals)  18.04.2018

Global Şirketler ve Kadrolama Stratejileri

Geçen süre zarfında, Stratejik İK’nın global piyasalardaki öneminin her geçen gün daha da arttığı görülüyor. Bunun yanında, global piyasaların öncü oyuncularından olan global şirketlerin Stratejik İK’nın fonksiyonları arasından kadrolamaya odaklanmış olmaları dikkat çekiyor. Doğru ve etkin kadrolama stratejileri belirleyen ve bu stratejileri başarıyla uygulayan global şirketler emsallerine kıyasla fark yaratıyorlar. Acaba global şirketler kadrolama stratejilerini belirlerken bilimsel yöntemler kullanıyorlar mı? Global şirketlerdeki kadrolama çalışmalarına esas teşkil edecek ideal bir stratejik karar verme modeli olabilir mi?
Uzun zamandır gerek iş dünyasının gerekse akademik camianın ilgisini çekebileceğini düşündüğüm bu gibi sorulara cevap arayan çalışmalar yapıyorum. Türkçe literatürde hemen hemen hiç ele alınmamış bu konuyu, Global Şirketlerde Kadrolama Stratejileri isimli yeni kitabımda enine boyuna inceleme fırsatı buldum. Böylelikle hem yazıma katkı sağlamaya hem de reel sektöre faydalı olabilecek bir kaynak ortaya koymaya çalıştım. Her ne kadar ülkemizde kaynak kitapların (maalesef) çok fazla rağbet görmediğini biliyor olsam da araştırmalarım esnasında şirketlerin üst düzey yöneticileri ile yaptığım görüşmelerden elde ettiğim motivasyon, beni bu kitabı kaleme alma konusunda cesaretlendirdi.
Bu kitap ile çok disiplinli yaklaşımı esas alarak, Uluslararası İşletmecilikUluslararası İnsan Kaynakları Yönetimi ve Yöneylem Araştırması alanlarını bir araya getirmiş oldum. Ayrıca, son yıllarda yurt dışındaki şirketlerde ve yabancı literatürde hayli revaçta olan Expat YönetimiGlobal Yetenek YönetimiKültürlerarası YönetimGlobal Mobilite ve Global Kadrolama gibi alanlara değinmeye özellikle gayret gösterdim.
Jim Collins’in “En değerli varlığınız işgörenleriniz değil, doğru işgörenlerinizdir.”sözü aslında konuyu özetliyor. İşletmelerde; İK planlaması, aday temini ve işgören seçimi aşamalarından oluşan kadrolama, kanımca en hassas İK faaliyetlerinden biri. İşe alınacak “doğru” işgören için planlama yapmak, onu temin etmek ve seçmek için önceden belirlenecek kadrolama stratejileri de işletmeler için hayati önemi haiz.
Şirketler çokuluslulaştıkça veya globalleştikçe kadrolama stratejilerini belirlemek ve uygulamak doğal olarak güçleşiyor. Bu noktada, bilimsel temellere dayanan, esnek ve dinamik kadrolama modellerinin kullanılıyor olması şirketlere önemli avantajlar sağlıyor. Peter Drucker’ın “Ölçemediğiniz şeyi yönetemezsiniz.” sözü burada devreye giriyor. Kadrolama modeline girdi sağlayacak verilerin, çeşitli yöntemler (Örneğin İK analitiği) kullanılarak önceden biliniyor olması (veya en azından tahmin ediliyor olması) ve modelin sağlıklı bir şekilde işletiliyor olması gerekir. Modelin çıktılarının etkinlikle analiz edilmesi ve işletme stratejileri ile uyumlu olacak şekilde hayata geçirilmesi gerekir. Bu tarz modeller, kariyer ve yedekleme planlaması çalışmalarında da şirketlere büyük kolaylıklar sağlayacaktır.
 Plansız bir hedef sadece bir arzudur.” (Antoine de Saint-Exupery)
KAYNAKÇA: HBR TURKİYE  04.05.2018

2 Mayıs 2018 Çarşamba

Strategic Plan Template



A strategic plan is a roadmap to grow your business.

Section 1: Executive Summary
The Executive Summary is important since it will help other key constituents, such as employees, advisors, and investors, quickly understand and support your plan.

Section 2: Elevator Pitch
An elevator pitch is a brief description of your business. Your elevator pitch is included in your strategic plan since it’s key to your business’ success, and often times should be updated annually.

Section 3: Company Mission Statement
 Your company mission statement explains what your business is trying to achieve.  You see, for internal decision-making, your mission statement guides employees to make the right decisions; decisions that are in line with helping the company achieve its mission.

Section 4: SWOT
 The reason to include a SWOT analysis (analysis of your Strengths, Weaknesses, Opportunities and Threats) in your Strategic Plan is to help you determine the best opportunities to pursue to achieve your growth goals.

Section 5: Goals
 Setting and achieving goals is the hallmark of successful companies and is a critical element of your strategic plan.

They key is to first identify your 5 year or long-term goals. Next, identify your one-year goals; that is, what you must achieve in the next year for it to be successful and to put your company on the right trajectory to achieving your 5 year goals.

Section 6: Key Performance Indicators (KPIs)
 Great businesses understand their metrics and KPIs. By tracking your KPIs, you know exactly how your business is performing and can adjust as needed.

Yapay Zeka Stratejiyi Nasıl Değiştirecek : Bir Düşünce Deneyi





Yapay Zeka stratejiyi nasıl değiştirecek? Bu, kurumsal yöneticiler tarafından bize çok sık sorulan ve cevaplanması çok da kolay olmayan bir soru. Yapay Zeka, temel olarak, bir öngörü teknolojisi. İktisat teorisi gereğince, Yapay Zeka alanındaki gelişmeler öngörüyü daha ucuz bir hale getirdikçe, biz öngörüyü daha sık ve yaygın bir şekilde kullanacağız ve insan muhakemesi gibi öngörüyü tamamlayan faktörlerin değeri artacak. Peki tüm bunlar, strateji için ne anlama geliyor?
Burada, bu soruyu cevaplamak için kullanmakta olduğumuz bir düşünce deneyi var. Çoğu insan, Amazon’dan alışveriş yapmaya aşinadır. Online perakendecilerin çoğunda olduğu gibi, internet sitelerini ziyaret edersiniz, ürünleri araştırırsınız, onları ödemek üzere sepetinize yerleştirirsiniz ve daha sonra Amazon onları size kargolar. Şu anda Amazon’un iş modeli, önce alışveriş sonra kargolamadır.
Alışveriş yapanların çoğu, alışveriş yaparken, Amazon’un tavsiye motorunu fark etmiştir. Bu tavsiye motoru, Yapay Zeka’nın sizin almak isteyeceğinizi öngördüğü ürün önerilerini teklif eder. Şu anda, Amazon’un Yapay Zekası, teklif için milyonlarca ürünü hesaba katarak çok da fena olmayan bir iş yapıyor. Ancak mükemmelden çok uzaklar. Bizim örneğimizde, Yapay Zeka, almak istediklerimizi yüzde 5 oranında kesin olarak tahmin ediyor. Diğer bir deyişle, tavsiye edilen 20 üründen birini gerçekten satın alıyoruz. Hiç fena değil!
Şimdi düşünce deneyine geçelim. Amazon’un Yapay Zekasının, bizim hakkımızda daha çok bilgi topladığını düşünün: Internet sitelerindeki araştırma ve satın alma davranışlarımıza ek olarak, sosyal medyayı da içerecek şekilde çevrimiçi ve Whole Foods’taki satın alma davranışlarımızı içerecek çevrimdışı verileri de toplayacak. Sadece ne alacağımızı değil, mağazaya ne zaman gideceğimizi, hangi bölgede alışveriş yapacağımızı, nasıl ödeyeceğimizi ve daha fazlasını bilecek.
Yapay Zekanın bu verileri öngörülerini geliştirmek için kullandığını düşünün. Bu tarz bir gelişmeyi bir hoparlörün ses kadranını çevirmeye benzetebiliriz. Ama ses yerine Yapay Zekanın öngörü doğruluğunu yukarıya çeviriyorsunuz. Veri bilimcileri, mühendisler ve motor öğrenme uzmanları, öngörü motorunun doğruluğunu çevirmek için bıkmadan yorulmadan çalışmaya devam ettikçe Amazon’un stratejilerinde ne gibi değişiklikler olacak?
Bir noktada, kadranı çevirdikçe, Yapay Zekanın öngörü doğruluğu öyle bir eşiği geçiyor ki Amazon’un iş modelinde değişiklik yapması Amazon’un yararına oluyor. Öngörü o kadar yeterli bir şekilde doğru oluyor ki, Yapay Zekanın alacağınızı öngördüğü ürünleri daha siz sipariş etmeden kargolaması Amazon için daha kârlı bir hale geliyor. Amazon, almak isteyeceğinizi öngördüğü kutularca ürünü her hafta size gönderecek ve daha sonra siz kendi evinizin rahatlık ve uygunluğunda, teslim aldığınız kutulardan kalmasını istediğiniz ürünleri seçerek alışverişinizi yapacaksınız.
Bu yaklaşım Amazon’a iki fayda sağlıyor. İlk olarak, siz ürünleri başka bir yerden almadan ürünler uygun bir şekilde evinize geldiği için rakip perakendecilerden bu ürünleri satın alma olasılığınız daha da düşüyor. İkincisi, öngörüsel kargolama, satın almayı düşündüğünüz ancak etrafınızda bulamadığınız ürünleri satın almanız için sizi dürtüyor. İki durumda da Amazon’un cüzdanına yüksek bir pay girecek. Öngörü kadranını yeteri kadar çevirmek, Amazon’un “önce alışveriş sonra kargolama” olan iş modelini “önce kargolama sonra alışveriş” modeline dönüştürecek.
Elbette, alışveriş yapanlar istemedikleri ürünleri geri çevirmenin güçlüğüyle uğraşmak istemeyebilir. Bu yüzden, ürün geri dönüşleri için gerekli olacak, müşterinin istemediği ürünleri uygun bir şekilde toplayacak teslimat tipi bir kamyon filosu kurmak gibi altyapı işlerine yatırım yapılabilir.
Peki şayet bu daha iyi bir iş modeliyse, neden Amazon bunu çoktan gerçekleştirmedi? Belki de üzerinde çalışılıyor olabilir. Ancak bugün uygulansaydı, döndürülen ürünleri toplamanın ve dağıtmanın maliyeti, büyüyen cüzdan payından gelen gelir artışına ağır basabilirdi. Örneğin, bugün, bize gelen ürünlerin yüzde 95’ini geri gönderebilirdik. Bu bizim için rahatsızlık verici, Amazon için ise çok maliyetli. Öngörü seviyesi, Amazon’un yeni modelleri benimseyebileceği kadar iyi değil.
Bununla beraber, öngörü doğruluğu yeterince iyi olmadan önce bile Amazon’un yeni bir strateji benimsediği bir senaryo tahmin edilebiliyor çünkü şirket bir noktada bu durumun kârlı olacağı beklentisine sahip. Amazon’un Yapay Zekası, daha yakın zamanda başlayarak, daha fazla veriyi daha çabuk elde edecek ve bu verileri daha hızlı geliştirecek. Amazon, ne kadar yakın zamanda başlarsa, rakiplerin yetişmesinin o kadar zor olacağını fark etti. Daha iyi öngörüler daha çok müşteri çekecek, daha fazla müşteri Yapay Zekayı eğitebilmek için daha fazla veri üretecek, daha fazla veri daha iyi öngörülere sebep olacak ve bunlar gibi verimli döngüler üretecek. 

Buradaki anahtar içgörü, öngörü motoru kadranını çevirmenin strateji üzerinde önemli bir etkiye sahip olması. Bu örnekte, Amazon’un “önce alışveriş sonra kargolama” iş modelini “önce kargolama sonra alışveriş” olarak değiştirdi, kamyon filolarını içeren bir ürün geri döndürme servisi işleterek dikey olarak entegre olması için teşvik üretti ve artan dönüşlerden kaynaklanan ilk hamle avantajı, yatırımın zamanlamasını ivmelendirdi. Tüm bunlar, öngörü motorundaki tek bir kadran çevirme hareketinden dolayıydı.

Stratejistler, tüm bunların ışığında iki soru ile yüzleşti. İlk olarak, kendi alanlarında ve uygulamalarında, öngörü motorlarındaki kadranın ne kadar ve ne hızda döneceğini daha iyi anlamak için yatırım yapmalıydılar. İkinci olarak, kadranın dönmesi ile alan ekonomisindeki değişimler tarafından oluşturulacak strateji seçenekleri hakkında, Amazon için düşündüğümüz düşünce deneyine benzer bir tez geliştirerek, yatırım yapmalılar.


Five Steps to a Strategic Plan - FORBES





It’s hard to accomplish anything without a plan. Whether you’re coaching a football team, cooking Thanksgiving dinner, or running a small business, you need a strategic plan.
A strategic plan looks at all the things your small business could do and narrows it down to the things it is actually good at doing. A strategic plan also helps business leaders determine where to spend time, human capital, and money.
But, how should small businesses approach strategic planning? There are hundreds of business books dedicated to the topic. We’ve read most of them. We put the others on our bookshelf just for show.

 

Developing a strategic plan might seem like an overwhelming process, but if you break it down, it’s easy to tackle. Here’s our five-step approach:

1. Determine where you are. This is harder than is looks. Some people see themselves how they WANT to see themselves, not how they actually appear to others. Many small businesses get snared in this same trap.
For an accurate picture of where your business is, conduct external and internal audits to get a clear understanding of the marketplace, the competitive environment, and your organization’s competencies (your real—not perceived—competencies).


2. Identify what’s important. Focus on where you want to take your organization over time. This sets the direction of the enterprise over the long term and clearly defines the mission (markets, customers, products, etc.) and vision (conceptualization of what your organization’s future should or could be).
From this analysis, you can determine the priority issues—those issues so significant to the overall well-being of the enterprise that they require the full and immediate attention of the entire management team. The strategic plan should focus on these issues.


3. Define what you must achieve. Define the expected objectives that clearly state what your organization must achieve to address the priority issues.


4. Determine who is accountable. This is how you’re going to get to where you want to go. The strategies, action plans, and budgets are all steps in the process that effectively communicates how you will allocate time, human capital, and money to address the priority issues and achieve the defined objectives.


5. Review. Review. Review. It’s not over. It’s never over. To ensure the plan performs as designed, you must hold regularly scheduled formal reviews of the process and refine as necessary. We suggest at least once a quarter.
A strategic plan is a wonderful thing. It can help you take your small business to places you never thought possible. If you haven’t already done so, take the time to lay out a strategic plan now. It will help keep your small business on track and you focused on the future.

 FORBES


Snapchat, Instagram’e Nasıl Yenildi?




Snapchat’in çatı şirketi Snap’in açıklanan 3. Çeyrek finansal rakamlarından sonra borsada yaşadığı düşüş, Facebook’un özellikle Instagram üzerinden yürüttüğü ağır rekabetin bir sonucu. Peki nasıl oldu da işler bu noktaya geldi?
Oysaki her şey çok güzel başlamıştı...

Ellerinde inanılmaz çekici bir silah vardı; mahremiyet. Snapchat, onlarca sosyal medya uygulaması arasından basit ama zekice bir özellikle sivrilmeyi başardı; tekrarı olmayan, sadece istenilen kişilere gönderilebilen ve en fazla 10 saniyeyle sınırlı fotoğraf ve video paylaşımı. 2011’de Snapchat adıyla duyurulan uygulamanın ABD’de başlayan popülaritesi hızla dünyaya yayıldı, 2012 yılında 100 bin kullanıcı barajı çoktan geçilmişti.
Bu başarı, sosyal medya alandaki süper güç Facebook’un da dikkatini fazlasıyla çekti ve 2012 yılında Snapchat’e rakip bir uygulama olan Poke duyuruldu, ancak uzun süre hayatta kalamadı. 2013 yılında kullanıcılar günde 150 milyon Snap gönderiyor, markaların uygulamaya olan ilgisi hızla artıyordu. Aynı yıl uygulamaya “hikayeler” özelliğinin eklenmesiyle birlikte popülaritesi daha artmış ve Facebook bu defa rakip bir uygulama çıkarmaya çalışmak yerine doğrudan Snapchat’i satın almak için 3 milyar dolarlık bir teklif sunmuştu. Snapchat teklifi reddetti.
Artırılmış Gerçeklik özelliklerini başarıyla uygulamaya dahil eden ve kullanım istatistikleri hızla tırmanan Snapchat’i satın almayı başaramayan ve benzer uygulamalarla da istediği başarıyı yakalayamayan Facebook, rekabetin şeklini değiştirmeye karar verdi. 2016 yılında Facebook, Instagram ve WhatsApp uygulamalarına hikayeler özelliğini ekleyen şirket, özellikle Instagram cephesinde Snapchat’i ciddi ölçüde sarsan bir başarı grafiği yakaladı. 2017 yılında bu rekabetin de gölgesinde, Snap çatı şirketiyle halka arz olan Snapchat, yaklaşık 24 milyar dolar seviyesinde bir piyasa değerine sahip olmuştu.
Ancak bu rüya gibi halka arz, Facebook’un Instagram üzerinden yürüttüğü güçlü rekabet karşısında giderek kabusa dönüşmüş ve Snap cephesinde bir türlü yatırımcıların arzuladığı sonuçlar alınamamıştı, an itibarıyla 15,4 milyar dolar seviyesine gerilemişti.


Peki Snap, Instagram ile rekabette hangi hataları yaptı?
Mevcut durumu değerlendirdiğimizde, “bugünkü yapısıyla” Snapchat’in Instagram ile rekabeti kendi lehine çevirebilmesi pek mümkün görünmüyor. Durumun bu noktaya gelmesinde Snap’in ağırkanlılığının büyük payı var.
Kısaca değerlendirirsek:
·                  Snapchat’in kullanıcılarına sunduğu değerin özünde, güçlü ama basit bir özellik yatıyordu. Paylaşımların geçici süreyle görüntülenebilmesi güçlü bir özellikti ve kullanıcı tarafında hızlıca karşılık buldu. Ancak öte yandan basit bir özellikti ve rakipler tarafından çok çabuk kopyalanabilirdi. Instagram bu özelliği kopyalayarak halihazırda Snapchat’ten güçlü olan kullanıcı avantajını doğru kullandı.
·                  Snapchat’in bu rekabet karşısında almaya çalıştığı çözümler kullanıcı tarafında beklenen etkiyi yaratmadı. Sonuç itibarıyla iki uygulamayı da kullanan kitle için iki farklı uygulamadan elde edilebilecek faydanın tek uygulamaya indirilmesi daha çekici geldi. Snapchat’in uygulama tasarımı tarafındaki dezavantajları (uygulamanın karmaşıklığı, kullanımındaki güçlükler ve özelliklerinin net anlaşılamayışı) bu algıyı destekledi.
·                  Uzun vadede rekabeti farklılaştırma adına Snap’in kendini “bir kamera şirketi” olarak konumlandırma çabası ve bu anlamda çıkardığı ilk fiziksel ürün olan “Spectacles” gözlüğü başlarda dikkat çekmiş olsa da beklenen ilgiyi “kısa vadede” görmedi. Hedef kitlenin Snapchat’i kullanım alışkanlıklarına bir etkisi olmadı.
·                  Facebook ve Instagram’in markalar için yarattığı sinerji karşısında Snapchat bir alternatif oluşturmayı başaramadı, şirketin en önemli gelir kalemi olan uzun vadeli marka anlaşmaları bu durumdan fazlasıyla etkilendi. Instagram’in markalar için sunduğu güçlü özellikler karşısında Snapchat bir adım atamadı. Uygulamanın tasarımı, kullanım kolaylığı ve daha fazla etkileşime imkân tanıması açılarından da Instagram, Snapchat’ten birkaç adım önde yer aldı.
Uygulama girişimleri için ufak dersler
Bu rekabetten ve Snap’in yaşadıklarından birçok ders çıkarmak mümkün. Bunlardan ilki, kolay kopyalanabilir özelliklerle yola çıkan uygulamaların uzun vadede muhakkak suretle ana özelliğin avantajlarını koruyabilecek ya da farklılaşmayı sağlayabilecek araçlarla uygulamayı güçlendirmeleri gerekiyor. Bugün WhatsApp’i piyasada benzer özelliklere sahip birçok rakibinden ayıran bence en önemli özelliği çevik bir biçimde uygulamanın sürekli olarak iyileştirilmesi ve kullanıcı ihtiyaçlarının doğru tespit edilerek uygulamanın zenginleştirilmesidir.


TOPLAM KALİTE YÖNETİMİ (TKY)

TKY; Bir yönetim felsefesidir.  Kalite ; müşterinizin talep ettiğidir. Ø   Kalite, belirli bir mal ile hizmetin tüketicinin ...